Çalışmalarımda "geçiş mekânları" olarak nitelendirebileceğimiz, kamusal - özel alanların balkon, merdiven, kapı ve pencere gibi gizli mekânsal taşıyıcılarına odaklanıyorum. Bu tür mekânsı aralıklar, arzu edilen mekânsızlığın, yani aidiyet ve kimlik kavramlarından sıyrılmış bir ihtimalin, günümüzdeki bölgeleridir. Bu doğrultuda, her biri mekânsal tecrübeler olmasıyla, hiçbir yer ve eş zamanlı biçimde her yer olabilen bu eşikler, alternatif önermeler getirebilmesi potansiyelleriyle de birer mikro-ütopya olarak üretimlerime yansıyor.