Çalışmalarımda zaman ve mekâna ilişkin gündelik deneyim, bilinç dışından geçerek bir tür zihnin odalarına dönüşüyor. Bu zihin odalarında mahremiyetin beni etkileyen zaman ve mekân ile özdeşleşmesi ve mekânın kendi varoluşumla ilişkisi, mekânsal bağlamda bir tezahüre dönüşüyor.