Bitmiş yapıttan ziyade süreç odaklı çalışmalarımda planlanmayan her şeye açık oluyorum. Sonuç odaklılık yerine resim yüzeyini, eylem yapabildiğim bir alan olarak algılıyorum. Yüzeydeki her lekenin ve ön görülmemiş müdahalenin yaşamasını ve sessiz bir nesneden öte, izleyiciyle bağlantıda olmasını istiyorum. Her malzemenin söylediklerinin olduğunu düşünüyorum ve onların dediklerini dinliyorum. Böylelikle çalışmalarımın kendi kendisini oluşturmasına izin veriyorum ve artık birlikte hareket eden iki özne haline geliyoruz.